2015’in ikinci ayını geride bırakırken, hedeflediğimiz gibi bu ayın yazısına sıcacık bir MERHABA ile başlayalım..

Bugün iş ile ilgili değil de hayata, insan olmaya dair bir yazı olacak baştan söyleyeyim. Planladığım gibi “ iş hayatında şeffaflık üzerine” yazacak havamda değilim çünkü. Bu yazı bir serzeniş, tabiri caizse bir iç dökme yazısı; eminim kendinizden bir şeyler bulacaksınız.

Biz insanlar ne için yaşıyoruz? Hepimizin bir amacı, bir beklentisi, bir umudu yok mu? Siz de her akşam yatarken, yarın uyanacağınız umuduyla saatinizi kurmuyor musunuz? Okuduğumuz kitaplara devam etmek amacıyla ayraç koymuyor muyuz? İnsanlar belirledikleri bir amaca ulaşmak ümidiyle türlü türlü yollar denemiyor mu? Peki siz de dönem dönem amacınızın kalmadığını, umudunuzun tükendiğini, tüm yolların tıkandığını ya da açılması olası tüm kapıların yüzünüze kapandığını hissediyor musunuz?

Muhtemelen farkına varana kadar hissetmiyorsunuz. Farkına varmak istiyorsanız, gelin duygularımı sizinle de paylaşayım. Mutluluklar paylaştıkça çoğalıyorsa, huzursuzluklar da paylaştıkça azalıyor.

Geçenlerde okuduğum bir kitapta, fal baktırmanın gereksiz ve saçma bir uğraş olduğundan bahsediliyordu. Çünkü geleceğini merak eden insan şimdiye odaklanmalı idi. Şu an verdiğimiz kararlar hayatımıza yön verir, geleceğimizi belirler idi. Etkilenmiştim bu sözden. Her zaman geleceğime odaklanmış, nerede ne yapıyor olacağımı düşünmüştüm. Tipik bir yengeç burcu olarak, hayal dünyasına dalıp bugünü kaçırıyordum.

Kısa bir süredir hayallerime ara verip, bugüne döndüm. Alışık olmadığım için bocaladığımı fark ettim, hayatın akışına kendimi kaptırıp, gelecekte bana faydasını zararını düşünmeden anlık kararlar alıp yaşayıp gidiyormuşum meğerse. Kör olmuş, tek bir sebebe bağlanmış hayatım, dünyaya bir kez geldiğini unutmuş, akıyordu. İşten eve geldiğim bir Cuma akşamı, “Oh be bu hafta da bitti” dediğimi fark ettiğimde, birçok şeyi tam da o an fark etmiştim. Çevremdeki birçok insandan da bu tarz duyumları aldığımı hatırladım; “Ne uzun bir gün, bitmeyen gün yapmışlar” diyorlardı. Farkına varmanın şaşkınlığıyla sordum kendime, ne yapıyorum ben? Sadece severek yaptığın işinin, hayatının merkezine koyduğun kişinin çevresinde dönen bir dünya, onlarla var olan bir hayat. Kısır döngü içine almış beni de, tıpkı diğerleri gibi. Anladım ki, o farkındalığa sahip olana kadar hayattan umudunu kesmiş, amaçsız bir insana dönüşmüşüm.

Peki şimdi??? Yazdıklarımı geçmiş zaman kipinde kullanıyorum fark ettiyseniz 🙂 çok sıcak bir konu olduğundan henüz somut bir örnek veremesem de, başlamak bitirmenin yarısıdır derler. Bakarsınız bir aya kalmaz bomba bir haberle karşınıza çıkarım 😉

Hepimizin hayatta radikal kararlar aldığı dönemler olmuştur. İşte bu gibi farkındalıklarla hayata geçiyor o kararlar, bugün alınıp geleceği belirlemek üzere..

Bundan sonrası için olacaklardan ben sorumluyum 🙂

Ben yazdıkça rahatladım, umarım siz de okudukça iyi hissetmişsinizdir.

Bugünü farkındalıkla yaşadığımız günler dileğimle,

Sevgiler..

Share This:

Kategoriler: Hayata Dair

2 yorum

Dursun Karahüseyin · 26 Şubat 2015 14:07 tarihinde

insanın bazen kendine böyle sorular sorması gerekir ama çok kaptırmadan:) cehalet mutluluk getirir ya:) teşekkürler.

    cnserdgn · 26 Şubat 2015 14:12 tarihinde

    Herşey farkındalık için 🙂
    Ben teşekkür ederim..

Bir cevap yazın

Avatar placeholder

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.