Herkese Merhaba,

Öncelikle 2017’nin ilk ayı bitmeden, yazı yayınlıyor olmanın verdiği mutluluğu paylaşmak isterim 🙂 Sizi ve yazmayı özlemiştim. Yazımdaki başlığı okuyan şirket temsilcilerinin “eyvah!” dediğini duyar gibiyim. Bence de durum endişe verici görünüyor, araştırmayı okuduğunuzda bana hak vereceğinizi düşünüyorum.

Bugün size, bana çok ilginç gelen bir araştırmadan bahsedeceğim. HR Dergi tarafından yayınlanan 317 İK’cı ile yapılan araştırma, İK’cıların iş tatmini ve işten ayrılma niyetlerini diğer bir deyişle çalışan bağlılığını ölçmeye yönelik yapılmış. Katılımcılara Linkedin üzerinden ulaşılmış. Zaman zaman ben de gelen anketlere katılım sağlıyorum, fakat bu ankete katılıp katılmadığımı hatırlayamadım. Belki benim de sonuçlara katkım olmuştur.

Araştırma sonuçları özetle şöyle:

Araştırmaya katılan İK’cıların %65’i, kişisel özelliklerinin bu mesleğe uygun olduğunu düşündüğü için bu mesleği tercih etmiş, %6’sının tercihi bilinçli değilmiş ve sadece %8’i gelecek vadeden bir meslek olduğu için seçmiş. İK’nın şirketlerde stratejik bir öneme sahip olduğunu düşünen biri olarak, İK’nın gelecek vadettiğini düşünenlerin küçük bir azınlık olması ise düşündürücü.

Araştırmaya katılan İK’cıların ortalama %60’ı iş tatminine sahip. Alt kırılımlar incelendiğinde ise, en az tatmin sağlayan boyutu ortalama %55 ile “terfi” almış; ortalama %70 ile en fazla tatmin ise “işin kendisi”nden kaynaklanıyor. İnsanla çalışmak ne kadar zor olsa da, zaman zaman kavga edip sinirlensek de işimizi seviyoruz işte 🙂 Aslına bakarsanız işin kendisi için çalışılıyor, şirketin sağladıkları ikinci planda kalıyor.

Araştırmanın en can alıcı noktası ise, işten ayrılma eğilimi sonuçlarında ortaya çıkıyor. Katılımcı İK’cıların ortalama %59’u işten ayrılma niyetine sahip. Hiç de azımsanmayacak bir oran bence. İşten ayrılma gibi bir düşüncesi olmayan İK’cılardan daha fazla sayıda ayrılma niyetinde olan var çünkü. İşten ayrılma niyetlerine kıdem bazlı olarak baktığımızda ise, en fazla işten ayrılma niyeti 1-5 yıl arası kıdemi olan İK’cılarda kendini gösteriyor. Kıdem arttıkça işten ayrılma eğilimi azalıyor.

Söz konusu araştırmaya göre çalışan bağlılığı, İK açısından bakıldığında düşüktür. Asli görevlerinden biri çalışan bağlılığını artırmak olan İK’cıların kendi bağlılıklarının düşük olduğu düşünüldüğünde, şirketin turn-over oranlarını nasıl düşük tutacakları endişe vericidir. Şirket stratejik olarak önce İK’yı şirkete bağlayacak motivasyonu yaratmalı, daha sonra İK’dan turn-over’ı düşük tutma konusunda başarı sağlamasını beklemelidir. Böyle bir ortamda, İK’nın işgücü devir oranını yönetmesi maalesef imkansıza yakındır.

Daha çalışılası şirketler için, işine aşık İK’cıların ve şirkete bağlılıklarının artması dileğimle,

Sevgiler.

Araştırmaya ulaşmak için tıklayınız.

Not: Bugün 28 Ocak yani Yeniay! Astrolojiyi takip edenleriniz bilir, iyimser bir enerjiyle yenilikleri kucaklama zamanı 🙂 haydi hayallerimizi gerçekleştirmek için harekete geçelim!

Share This:


0 yorum

Bir cevap yazın

Avatar placeholder

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.