Herkese Merhaba,

Sonunda, geçtiğimiz haftalarda Per-Yön’e üye oldum. Bunca yıldır sektörün içinde olmama ve İstanbul gibi Per-Yön’ün eğitimler ve zirveler konusunda oldukça aktif olduğu bir şehirde yaşamama rağmen, üyeliğimi niçin İzmir’e sakladığımı anlamış değilim. Çok geç kalınmış bir üyelik olduğunu ve pişmanlığımı belirtmeden geçemeyeceğim. Her neyse 🙂

Geçtiğimiz hafta Per-Yön Ege Şubesi Başkanı Serdar Kalaycıoğlu’ndan samimi ve içten bir davet aldım. Bu bir kahvaltı davetiydi, aslında beyin fırtınası şeklinde gerçekleşecek olan bir workshop planlanıyordu. Per-Yön’e üye olurken, zirve ve eğitimlerde aktif görev alacağımın sözünü kendime verdiğim için gelen bu daveti büyük bir mutlulukla kabul ettim.

12 Mart Cumartesi sabahı gerçekleşen workshopun konusu, Ekim ayında İzmir’de gerçekleşecek olan 13. İnsan Yönetimi Zirvesi idi. Bugüne kadar zirvelerde neler konuşuldu? En çok neler akılda kaldı? Nelerin faydasını gördük? Nelerin gereksiz olduğunu düşünüyoruz? Sıkça tekrar edilen konular nelerdi? Bundan sonraki zirvelerde farklı olarak neler görmek istiyoruz? Merak ettiğimiz ve bilgi almak istediğimiz konular neler? gibi sorulara, moderatörler eşliğinde cevaplar verdik. Dört ayrı grup olarak yaklaşık 40 kişilik bir topluluk ile kahvaltılarımızı yaparken söz konusu konular üzerinde beyin fırtınası gerçekleştirdik. Kahvaltının sonunda bu dört gruptan çıkan fikirlere hepimiz şaşırdık ve aslında ne kadar çok ortak noktamız olduğunu fark ettik. Bu workshop ile hepimizin yepyeni vizyonlar edindiğine eminim.

Açıkçası bu yazımda, zirvenin konusundan ve neler konuştuğumuzdan tam olarak bahsetmeyeceğim. Zirvenin sürprizi kaçmasın 🙂 ilerleyen dönemlerde mutlaka detaylarını paylaşacağımı belirterek, yazıma burada son verebilirim. Tek söyleyebileceğim, bu seneki zirvede hem İK’cıların hem de diğer yöneticilerin ilgisini çekecek, önceki zirvelerden çok farklı konularla karşınızda olacak Per-Yön Ege Şubesi 😉

Faydalı bir zirve olması dileğimle,

Sevgiler.

Not: Fark ettiniz mi bilmiyorum ama ben bugün yazarken çok zorlandım. 13 Mart Pazar akşamı Ankara’da yaşadığımız acı olaydan beri, ülkemizin geleceği ile ilgili karamsarlığım, umutsuzluğum ve güvensizliğim yüzünden kafamı bir türlü toparlayamıyorum. Aslında bu ruh durumum yılların birikiminin sonucu. Ne diyebilirim ki, çok ama çok üzülüyorum. Umarım artık biri, bu yaşanan acı olaylara “DUR” diyebilir ve yaşanacak bir Türkiye için adım atabilir.

Share This:

Kategoriler: İK

0 yorum

Bir cevap yazın

Avatar placeholder

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.