Herkese Merhaba,

Bugün kısaca içinde bulunduğumuz zorlu günler hakkında bir şeyler karalamak istiyorum. Ee iletişim azalınca yazma isteği artıyor haliyle 🙂

2020 yılının başından beri, maalesef hem ülkemizde hem dünyada tatsız olaylara tanık oluyor, hatta tanık olmakla kalmıyor bizzat içinde yer alıyoruz. Son olarak, Coronavirüs pandemisi ile tüm dünyayı karantina altına alan, özellikle yaşı yüksek ve bağışıklık sistemi zayıf olan kişileri tehdit eden, geri kalan herkesi virüsün yayılma riski taşıması sebebi ile paniğe sokan ve açıkçası benim bugüne kadar yaşadığım en ürkütücü günler içerisindeyiz.

Kendimizi ve sevdiklerimizi virüsten korumak için günlerdir zorunlu olmadıkça evlerimizden çıkmıyoruz. İnsanın evde kendisini oyalamasının ne kadar zor olduğunu fark ediyoruz. Kendimizle baş başa kalmak, kendimizi dinlemek ne çekilmez bir şeymiş meğer 🙂 Çalışan ve her gün işe gitmek zorunda olanların yaşadığı baskıyı ise tahmin edebiliyorum. Bugünlerde zihnimizdekilerin büyük bir kısmını, coronavirüs ve sonuçlarının kapladığından eminim. Coronavirüs tehdidi dünyayı terk etse dahi, psikolojik ve ekonomik etkileri bir süre daha bizimle olacak gibi duruyor. Bugünlerde “boğazım ağrıyor galiba, ateşim mi var sanki?” gibi paranoyakça düşünceler sarıyor her yanımızı. Sokağa çıktığımızda tüm insanlara ve nesnelere potansiyel virüs taşıyıcısı gözüyle bakıyoruz, daha da geriliyoruz. Sevdiklerini kaybetme korkusuyla baş etmek zorunda kalmak epey yoruyor, hem zihni hem ruhu. Günlerdir huzurlu uyuyamadığı için baş ağrısından kıvranan insanlar biliyorum. Evden çıkmamak ve hijyen kurallarına dikkat etmek dışında elimizden bir şey gelmemesi de cabası. Evde kaldıkça muhabbet azalıyor, yerini kavgalar alabiliyor. Bence, tüm bunlara sebebiyet veren yaşadığımız en büyük zorluklardan biri “sosyal izolasyon”. Özgürce sokağa çıkamamak ve sıcakkanlı yaratıklar olarak, dilediğince dokunamamak, sarılamamak, öpememek özellikle sevdiklerimiz söz konusu olduğunda dayanılmaz olabiliyor.

Belirttiklerimi destekler gibi, Kaliforniya Üniversitesi de Coronavirüs’ün yarattığı en büyük psikolojik zorlukları aşağıdaki gibi sıralamış. Çoğumuzun yaşadıklarıyla bu araştırmayı desteklediğini düşünüyorum.

  • Konsantre olamama
  • Uyku güçlüğü ve bozukluğu
  • Öfkelenme
  • Sağlığa ve vücuda aşırı dikkat etme
  • Kaygı, endişe, panik hali
  • Çaresizlik hissi
  • Sosyal izolasyonun psikolojik etkileri

Önümüzdeki birkaç gün veya hafta bu zorlukları yaşamamız mümkün. Hazırlıklı olalım. Gerçekleri bilelim ve üstesinden gelmek için çabalayalım.

Evde olanlar için krizi fırsata çevirme zamanı şimdi. Vakitsizlikten şikayet ederek yapmak isteyip de yapamadıklarınızın bir listesini çıkarın ve kendinize günlük bir plan oluşturarak her isteğinize vakit ayırmaya çalışın. Böylelikle güne başlamak için bir amacınız olabilir ve felaket senaryolarına odaklanmak yerine, enerjinizi kendinizi geliştirmeye ve ruhunuzu doyurmaya harcayabilirsiniz. Elbet bir gün hayat olağan akışına dönecek. Önemli olan bu zorlu süreci nasıl değerlendirdiğiniz olsun.

Umarım, Coronavirüs’ün bize vermeye çalıştığı dersleri anlayabiliriz. Başka bir dünyanın olmadığını hatırlayabilir, dünyamıza ve doğamıza daha iyi bakmamız gerektiğini öğrenebiliriz. Bugüne kadar yaptığımız yanlış yatırımların yönünü değiştirebiliriz. İnanç sistemlerimizi sorgulayabilir, silahlanmanın yerine bilime önem verebiliriz. Bu süreçte kaybettiğimiz değerleri yeniden yaşatmak ve sevdiklerimize daha sık sarılmak onlara sevgimizi daha fazla göstermek adına büyük adımlar atabiliriz. Umarım bu günleri unutmayız..

Sağlıklı günler dileğiyle,

Sevgiler.

Share This:


2 yorum

Kenan S. · 29 Mart 2020 20:32 tarihinde

Bu maddelerin hepsini yaşayan bir insan olarak umarım çabuk atlatırız demekten başka seçeneğimiz yok Cansu Hanım.

    Cansu · 29 Mart 2020 23:02 tarihinde

    Kenan Bey, bu süreçte yalnız olmadığınızı bilmeniz belki sizi de bir nebze rahatlatır. Tüm dünya sizinle bir şu an. Mecburen uzakta da olsa sizi seven ve iyiliğinizi isteyen insanlar var, bunu unutmayın. Sağlıklı ve mutlu günler dilerim.

Bir cevap yazın

Avatar placeholder

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.