Herkese Merhaba,

Geçtiğimiz günlerde, Uludağ Üniversitesi Çalışma Ekonomisi Bölümü, Yönetim ve Çalışma Psikolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aşkın Keser’in Linkedin’de bir gönderisine denk geldim. Aşkın Bey, günümüzün en önemli konularından biri olan “evde çalışma” üzerine Kasım-Aralık 2020 tarihleri arasında 4020 kişinin katılımıyla bir araştırma gerçekleştirmiş. Ben de kendisinin izniyle bu araştırmanın anlamlı sonuçlarını sizlerle paylaşmak isterim.

4020 katılımcının %46’sı kadın %54’ü ise erkek çalışanlardan oluşmaktadır. %55’i özel sektör çalışanı, %44’ü kamu sektörü çalışanı, %1’i ise sivil toplum kuruluşları, kendi işinde çalışanlar vb. çalışan grubudur.

Araştırmada “evde çalışırken yaşadığınız temel sorun nedir?” sorusuna gelen cevapların ilk 3 sıralaması şaşırtmayacak şekilde aşağıdaki gibidir:

  1. İş ortamındaki iletişim ve işbirliği fırsatlarını kaybetmek – %19,9
  2. Aile ile birlikte yaşarken çalışmada zorlanmak – %15,2
  3. Artan iş yükü ile boğuşmak – %10,2

Yukarıda belirtilen yaşanan sorunlara cinsiyet bazında bakacak olursak; “iş ortamında iletişim ve işbirliği fırsatlarını kaybetmek” seçeneğini kadınların %21,7’si, erkeklerin ise %18,4’ü temel sorun olarak nitelendirmiştir. Kadınların iş hayatında daha sosyal ve iletişim odaklı varlıklar olması, işbirliği ile motive olması bu sonucu kaçınılmaz hale getirmiş bence 😊

“Aile ile birlikte yaşarken çalışmada zorlanmak” seçeneğini temel sorun olarak belirten kadınların oranı %12,9 iken, erkeklerin oranı %17,2’dir. Aşkın Bey, kadınların daha yüksek oranda bu seçeneği temel sorun olarak belirtmesini beklediğini ifade etmiş. Fakat ben bu beklentiye katılmadım, çünkü kadınlar yıllardır iş ve ev hayatını paralelde yürütmeye çalışırken, aynı zamanda eş ve çocuklarıyla daha fazla vakit geçirmeye odaklanmak durumundadırlar. Erkeklerin ise, evde eşinin ve özellikle çocuklarının varlığı sebebiyle rahatlık eşiği düşük olmaktadır. Çevremde o kadar çok erkek var ki evde bunaldığından yakınan, kadınların evdeki iş yükü daha fazla artarken bu durumdan yakınma oranları erkekler kadar artmamıştır. E biz alışkınız tabii 😊

“Artan iş yükü ile boğuşmak” seçeneği ise, kadınların 9,8’i erkeklerin de %11,8’i tarafından en temel sorun olarak seçilmiştir. Kadın ve erkekler arasında yakın bir sonuç olmakla birlikte, erkeklerin evde mesai kavramı olmadan daha yoğun iş yaptığını, kadınların ise önceliklerini belirlemeye çalıştıklarını görebiliriz. Belki de şirketlerin kadınlara bu konuda erkeklere göre tolerans göstermesi söz konusu olabilir. Mesai sonrası kadınları bekleyen ev işleri var çünkü 😊

Kamu sektörü, özel sektöre göre evde çalışma konusunda daha az deneyimli olduğu için “Donanım sorunları yaşamak ve yeterli ekipmana sahip olmamak”, “Artan iş yükü ile boğuşmak” ve “Çalışma için evde uygun bir çalışma ortamına sahip olmamak” seçeneklerinde, kamu sektörü açık ara fark ile özel sektörden daha fazla sorun yaşadığını belirtmiştir.

Son olarak, araştırmaya katılanlara tercih şansı verilse pandemi sonrası evde çalışmaya devam edip etmeyecekleri sorulmuş, katılımcıların %32’si evde çalışmak istemediklerini belirtmiştir. Katılımcıların %21’i evde çalışmaya devam edeceğini, %47’si ise kısmen evde çalışmaya devam edeceğini belirtmiştir. Katılımcıların 3’te 1’i evden çalışmak istemediklerini ifade etmiş, azımsanmayacak bir oran bence. Aşkın Bey’in de belirttiği gibi; bu durum -sanılanın aksine- insanların evde çalışma konusunda aşırı bir istekliliğe sahip olmadığı gerçeğini ortaya koymaktadır.

Pandemi sonrası, “evden çalışmaya devam eder misiniz” sorusuna verilen cevaplar cinsiyet değişkeni açısından değerlendirildiğinde; “Evde çalışmaya kısmen devam edeceğini” belirtenlerin %57’si erkek çalışanlardan oluşurken, %43’ü kadın çalışanlardan oluşmaktadır. “Evde çalışmaya devam edeceğini” belirtenlerin %52’si erkek çalışanlardan %48’i kadın çalışanlardan oluşmaktadır.

Sektöre göre incelendiğinde ise; “Kısmen çalışmaya devam ederim” diyenlerin %59’unu özel sektörde çalışanlar, %40’ını kamu sektöründe çalışanlar oluşturmuştur. “Evde çalışmaya devam ederim” diyenlerin %66’sı özel sektörde, %33’ü kamu sektöründe çalışanlardan oluşmaktadır. “Çalışmaya devam etmeyeceğim” diyenlerin, %58’i kamu sektöründe çalışanlardan oluşurken, %41,6’sı özel sektörde çalışanlardan oluşmaktadır.

Prof. Dr. Aşkın Keser’in bu kıymetli araştırmasına ithafen, son söz benden olsun..

İnsan sosyal bir varlıktır; bu sebeple şirkette çalışma arkadaşlarıyla iletişim ve işbirliği halinde olmak istemesi çok normal. En nihayetinde insan enerjisi tükenebilen duygusal bir canlıdır; dolayısıyla trafikten, erken uyanmak zorunda olmaktan veya fazla iletişim yoğunluğundan yorgun düşebilir ve ihtiyacı olduğu zaman evinde daha sakin bir ortamda çalışmak istemesi beklenebilir. Sanırım ben de bu araştırmaya katılmış olsaydım, “kısmen evde çalışmak isterim” seçeneğini işaretlerdim. Geçtiğimiz 7 ay boyunca hibrit çalışan son 1 aydır evde çalışmak zorunda kalan bir özel sektör çalışanı olarak, kesinlikle tamamen evde çalışmak bana göre değilmiş 😊 Hem yaşadığım teknolojik sorunlar, hem ekip arkadaşlarım ve diğer iş birimleri ile olan iletişim açlığım, hem de yasaklardan kaynaklı uzun yürüyüşler yapabilme özlemim ile işyerine gidebileceğim günleri iple çekiyorum diyebilirim; tabii arada bir evden çalışma imkanı verilirse benden mutlusu olmaz 😊

Hocama teşekkür eder, bu gibi araştırmaların çoğalmasını dilerim.

Sağlıklı günler.

Sevgiler.

Share This:

Kategoriler: İK

0 yorum

Bir cevap yazın

Avatar placeholder

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.