Herkese Merhaba,

2012’den beri İnsan Kaynakları ve blog dünyasına dair sürekli fikir paylaşımında bulunduğum Gökhan ile bir yazı oluşturmak istedik. Konumuz tabi ki İK! Gelecekte İK’yı ve dolayısıyla bizleri neler bekliyor, bunlar üzerine yaptığımız araştırmalar sonucu bir makale oluşturduk birlikte.

Hadi o zaman başlayalım, insan kaynaklarının dönüşüm yolculuğuna!

İK geçtiğimiz on yıllarda inanılmaz değişimlere sahne oldu. Önceleri, İnsan Kaynaklarının adı Personel İşleri idi; Personel Müdürlüğüne bağlı çalışanların oluşturduğu ve şirketteki insan kaynağını bir maliyet unsuru olarak gören patron anlayışıyla daha çok özlük hakları, bordro işlemleri ve idari işlerin yürütüldüğü bir bölümdü. Zaman içerisinde insan sermayesi ve yönetiminin önem kazanmasıyla, insan kaynağının şirketler için en değerli paydaşlar olduğu anlaşıldı ve çalışanlara yatırım yapılması planlanarak Personel İşlerinin adı İnsan Kaynaklarına evrildi. Böylece günümüz İnsan Kaynakları fonksiyonlarına doğru ilk adım atılmış oldu. İş gücü planlama, yetenek kazanımı, onboarding, organizasyonel gelişim, performans yönetimi, kariyer yönetimi, eğitim ve gelişim, iç iletişim ve motivasyon, işveren markası, çalışan deneyimi ve metriksel raporlama üzerine derinlemesine çalışmalarla zenginleşti İnsan Kaynakları. Personel işleri mantığı ile organizasyonel gelişimi sağlamak pek de mümkün değil aslında. İnsan Kaynaklarının şirketlerde stratejik ortak olarak görülmeye başlanması kaçınılmaz sondu.

Söz konusu İK fonksiyonları her geçen gün gelişip çeşitlenmeye devam ediyor. Ee işimiz insan olunca hayal gücümüz sınırsız oluyor 😊 Peki İK’nın geleceğini neler bekliyor dersiniz?

Dijital dönüşüm kaçınılmaz!

Teknoloji ve çalışma hayatı hızlı bir evrim geçiriyor, haliyle de tüm insan yönetimi yaklaşımları ve fonksiyonları değişim karşısında kendisini entegre etme gereği duymakta.

Yapay zeka ve robotlar çalışma hayatına çoktan girdi, üzerinde en çok kafa yorulan konular; şu an ve gelecekteki iş gücünü, kurumları, departmanları ve sektörleri nasıl etkileyeceği yönünde?

Dijital dönüşüm kültürünün bir kurumunda proaktif bir şekilde varlık gösterebilmesi noktasında; halihazırda ve geleceğe dair başta üst yönetimin tutumu olmak üzere kurumun bakış açısı ve stratejileri önemli ölçüde etkileyici ana unsurlardır.

Yapay zekadan ve robotlardan tedirgin olmanın bir anlamı yok! “Teknolojik dönüşümü nasıl daha iyi, daha farklı bir şekilde insan odaklı organizasyonlar, süreçler ve tasarımlar haline getirebiliriz?” konusuna odaklanmak çok daha önemli.

İK’nın geleceği; şirket üst yönetiminin ve insan kaynakları yöneticilerinin değişim ve dönüşüm sürecini nasıl algıladıkları, yorumladıkları, kurum kültürüne ne oranda yansıttıklarına bağlı!

Tam da burada devreye, dijitalin ve teknolojinin yükselişiyle birlikte değişen iş dünyasında yeni bir liderlik konsepti olan dijital çağda liderlik kavramı giriyor. Dünya Ekonomik Forumu makalesine göre, dijital liderliğin iki önemli niteliği vardır; sürekli yenilik veya deneyim kültürüne sahip olmak ve değişime hızlı uyum sağlamaktır. Geleceğin dijital liderleri ise; gelecek odaklı, yenilikçi, amaç odaklı, iş birlikçi, sonuç odaklı ve yetkilendirici olmalıdır.

Dijital dönüşüm ile birlikte akıl yürütme odaklı karar verme süreci yerini veri ve yapay zeka odaklı karar verme sürecine bırakıyor. Dijital dönüşüme hızlı uyum sağlamak için ise yetenek kazanımında dijital şekillendiriciler tercih edilmeye başlıyor.

Tasarım odaklı düşünme hayatımızın tam da merkezinde ve işin geleceğinde!

Tasarımcı düşünce diğer bir ifadeyle tasarım odaklı düşünme; halihazırda veya zamanla çıkabilecek bir ihtiyaca, bir soruna karşı (kullanıcı/müşteri/öğrenen/çalışan odaklı) çözümler üretmeye dayanan ve giderek yaygınlaşan insan merkezli bir yaklaşımdır. Dünyayı değiştirme vizyonu ile özelleştirilmiş süreçleri hayat geçirmek tasarım odaklı düşünmenin tepe noktasıdır.

Tasarımcı düşünce yaklaşımı, ürün tasarımı ve müşteri deneyimi sürecinde yoğun olarak kullanılıyor. Bu yaklaşımın insan kaynakları alanına dokunuşu yeni olmakla birlikte hızla yayılmaya başladı. Öyle ki, organizasyonel tasarım, çalışan deneyimi ve eğitim tasarımı süreci içerisinde gittikçe önemli hale gelmekte. Geleceğin meslekleri arasında, işe alımdan yan haklara, eğitimden performans ve kariyer yönetimine, hatta işten çıkış süreçlerine kadar şirket ile çalışan arasındaki tüm ilişkiye odaklanacak olan Çalışan Deneyimi Uzmanı yerini almıştır.

Mevcut ve potansiyel çalışanların kaybedildiği değil; yeniliği ve yaratıcılığı teşvik edici, iç iletişimin etkin bir şekilde var olduğu, çalışanın değerli olduğu hissini veren, keyifli ve bağlılık yaratan, sürekli gelişime önem veren, çalışanların güçlü yanlarını ortaya koyabilecekleri ve pekiştirebilecekleri çalışma ortamlarını tasarlamak ve hayata geçirmek o kadar da zor bir şey olmasa gerek.

Yeter ki insan odaklı organizasyonel stratejiler, süreçler ve uygulamalar sözde değil özde bir şekilde hep var olsun!

Kurum kültürü boyutu, insan kaynaklarının yapısını ve etkinliğini doğrudan etkiliyor!

Yerinde sayan, değişim ve dönüşüm süreci içerisinde hız ve adaptasyon sorunu yaşayan, kimi zaman geride kalan bir kültür ekosistemi yerine; kapsayıcı farklılık yönetimine ve empatik iş birliğine dayanan, çalışanları mutlu etmeye, yaratıcılığa, yenilikçi, değişim ve gelişim odaklı süreçlere, sürdürülebilirliğe, çeşitliliğe ve sosyal faydaya odaklanan, yaşama fırsatı sunan bir kültür tasarımı her zaman artı değer yaratır.

Değer yaratacak kurum kültürü, şirketin ezbere misyon, vizyon ve değerleri ile sınırlanacak kadar basit bir kavram değildir. Çalışanlar için bir anlam ifade eden ve tatmin sağlayan kurum kültürü tasarımı, bu konuda rol model olacak üst yönetimin emeği ve kararlığıyla ortaya çıkabilir. Şirketin en değerli kaynağı olan çalışanların duygusal birer varlık olduklarını her an hatırlayarak; çalışanlar ile şirket arasındaki bağın kuvvetlendirilmesi ve çalışanların takım ruhu içerisinde yaptıkları işin amacını özümsemesi için marka hikayesinin tanımlanması, oluşturulan kültürün tutarlı olması ve şirket olarak büyümeye hazır olunması gerekir.

Ezcümle:

İK’nın geleceği kurum kültürünün kodlarında saklı!”

Gelecek geldi, peki biz İK olarak ne kadar hazırız?

Faydalı olması dileğimizle,

Sevgiler.

Not: Görsel tasarımı Gökhan’a ait. Tüm değerli katkılarından dolayı teşekkürlerimi sunuyorum.

Share This:


2 yorum

Gökhan Yılmaz · 16 Haziran 2020 14:41 tarihinde

Selam,

Şahane bir füzyon usulu bir makale ortaya çıktı. Insan kaynakları alanın geleceğine dilimiz döndüğünce deginmeye çalıştık.

Makaleye katkıların o kadar değerli ki, emeğine sağlık. Konuk ettigin için ayrıca teşekkürler sana.

Sevgilerimle ,

Gökhan

    Cansu · 16 Haziran 2020 19:36 tarihinde

    Makaleye katkıların için ben teşekkür ederim. İK’nın geleceğinde daha neler var neler 🙂 tekrar ortak bir yazıda buluşmak dileğiyle,
    Sevgiler.

Bir cevap yazın

Avatar placeholder

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.