Ayın Bonus Yazısı..

Yoğun bir işgününün ardından sizlerle buluşuyorum sevgili okurlarım. Bugün takipçilerim nezdinde, iş arama sürecinde bulunan adaylara sesleneceğim. Olaylara bir de biz İK’cılar tarafından bakın istiyorum, belki bir nebze de olsa farkındalık yaratabiliriz.

Yağmurlu bir İstanbul sabahına keyifle açtım gözlerimi, -ailemin yanımda olduğu- her sabah gibi nefis bir kahvaltının ardından işe yollandım. O kadar pozitiftim ki, gerçek ya da sanal yollarla iletişime geçtiğim herkese enerjimi aktarabildim 🙂 taa ki, görüşmeye katılmayan adaylar yüzünden tüm programı iptal olan bir yöneticiden gelen maili okuyana kadar, o kadar haklıydı ki..

Yapılan araştırmalar göstermiş ki, mülakata davet edilen adayların iş görüşmelerine mazeretsiz katılmama oranları yaklaşık olarak %20 imiş. Mazereti olup katılmayanlarla beraber söz konusu oran biraz daha yüksektir ve pozisyona göre değişiklik gösterir. Meslektaşlarım bilirler, özellikle temsilci düzeyindeki satış pozisyonlarında adayların iş görüşmelerine katılmama oranları, ki maalesef diyorum, çok daha yüksek oranlara varabiliyor.

Geçtiğimiz hafta Cuma günü tam da böyle bir gün yaşadım. Satış pozisyonu için sabah saatlerinde görüşmek üzere 4 adayın görüşme organizasyonunu yaptık, ben ve bahsettiğim yönetici iş görüşmelerine hazır beklerken, dördünün de görüşmeye katılmamasıyla öylece kalakaldık. Hiçbirisi de mazeretini bildirmemiş, hatta aradığımda telefonlarıma cevap bile alamamıştım. Sanki onlar değildi, iş ilanımıza başvuru yapıp iş arama niyetini ortaya koyan adaylar. Boşa giden sabahıma ve azalan pozitif enerjime mi yanayım, görüşme yapacağı için kendi programını alt üst eden yöneticiye mi yanayım, siz karar verin.

Biz İK’cılar sık sık karşılaşıyoruz böyle durumlarla, çok dillendirmesek de; yöneticilerse genellikle ikinci görüşmeye bilfiil katılan adayları bildikleri için karşılaştıkları bu gibi durumlarda tepkilerini sakınmıyorlar, maalesef yine günah keçisi İK’cılar oluyor. Bu da bizim mesleğin cilvesi diyelim 🙂

Bir uyarı niteliği taşıyan örneklerle dolu bugünkü yazım, iş görüşmesine katılmayan sözde iş arayan adaylaradır.
“Sevgili arkadaşım, bir şirket tarafından düzenlenen mülakata katılmaya çalış, eğer katılmayacaksan 1 dakikanı ayır ve senin için onca zahmete katlanan (CV’ni bulup sana telefon eden, pozisyonu anlatıp görüşmeye davet eden, seni düşünüp koca İstanbul’da kaybolma diye iletişim bilgilerini mail atan ve hazırlanarak bir sonraki gününü sana ayıracak olan) İK’cıya mazeretini bildir, lütfen! Aksi halde kara listeye alındığını, hatta bu kara listenin diğer şirketler tarafından görüldüğünü de bil istiyorum.”

Yazımı okuyanların bu durumu biz İK’cılara yaşatmayacak bir bilince sahip olduğundan emin olsam da, paylaşmak istedim.

Lütfen birbirimizi uyaralım 🙂

Tüm konularda karşılıklı saygımızın sonsuz olduğu günler dileğimle,

Sevgiler..

Share This:


8 yorum

Gökhan Yılmaz · 4 Mart 2015 07:00 tarihinde

Merhaba değerli meslektaşım

Güncelleiğini yitirmeyen bir konuya değinmişsin.Bu gibi durumlarda empati yapmak şart aslında!

İş arama süreci hakikaten zorlu bir süreç.Gerçekten işe sahip olmak isteyen,gerçekten sevdiği işi yapmak isteyen bir adayın asla böyel bir tutum içerisine girmeyeceğini biliyorum.

Neden böyle bir davranış eğilimine giriliyor bilmiyorum ama bunun sosyaolojik olduğu kadar psikolojik bir açıklaması da vardır elbet.

Aktardığnın önemli anektodlar için sana teşekkür ederiz.Emeğine sağlık.

Karşılıklı saygımızın sonsuz olduğu günler dileğiyle

Sevgilerimle

Gökhan

    cnserdgn · 4 Mart 2015 07:42 tarihinde

    Gökhan Bey Merhaba,

    Ben teşekkür ederim değerli yorumunuz için. Maalesef bu durum kanayan bir yaramız olmaya devam ediyor.
    Azalması dileğimle,

    Mutlu günler dilerim.

Singer Bob (@SingerBob69) · 11 Mart 2015 00:11 tarihinde

Kimileri iş için koşarken kimileri de fırsatlar tepebiliyor. Ne üzücü ama ik ‘cıların da bana göre bir eksiği olumsuz dönüş yapmaktan çekinmeleridir. En kötü cevap, hiç cevap verilmemesinden iyidir ve bunu atlamamanızı tavsiye ederim hem belli mi olur belki beklenen cevaplar nedeniyle geri çevirdikleri işler olabilir 🙂

Kaleminiz, ve anlatımınız oldukça keyifli, yazmayı bırakmayın

Saygılarımla.

    cnserdgn · 11 Mart 2015 08:13 tarihinde

    Teşekkür ederim yorumunuz için. Mesaj gerekli yerlere ulaşmıştır sanırım 🙂

    Saygılarımla,

sezgin · 11 Nisan 2015 09:22 tarihinde

Olayın kendi kısmını bize anlatmaya çalışmışsınız.4 adayın mazeretsiz gelmemesi acaba sizin yaptığınız ön görüşmelerde adayları korkutmuş olmıyasınız.Sorun şu birkaç üniversiteye gitmeme rahmen hiç birinden mezun olamadım hepsinide yarım bıraktım diyelim.Haliyle fazla iş tecrübemde yok.Bir çok iş görüşmesine katıldığım ön görüşmelerde önde yazdıklarımdan dolayı pek iç açıcı gecmiyor.Sizin nekadar istekli olduğunuzun belkide o iş için uygun olduğunuzun diploma olmadığından dolayı önemi yok malesef.Çünkü bütün işi yürüten diplama neyse bu konunun bir önemiyok.Sizin konunuza geri dönelim görüşmeler esnasında adaylar gergin oluyor ve saçmala olasılıkları yüksek oluyor onları insan kaynakları biriminin birer insan olduklarını görmeleri gerek gerçekten o iş için uygun adaylar ufacık bir heyena yenik düşüp kaybedebiliyorlar.Hem onlar için hemde şirket için büyük bir kayıp olabiliyor aslında.ve şunu da söylemem gerek adaylar kendinden çok fazla çok şey beklercesine zorlanıyorlar.Yani bir elinde 5 marifet olsun istiyorlar joker gibi her alanda kullanılmak isteniyor.Aday bir yılgınlık durumuna düşüyor ve pes edebiliyor.

Bir anımla konuyu bitirmek isterim Bursada TOFAŞ otomobil fabrikasında başvuru yapıp çağırılmıştım .Görüşmeler neredeyse 1 gün sürmüştü 250 civarı adaydık sanırım, diploma meselesinden dolayı operatör konumunda başvurulardı.Görüşmelerde bir çok konum vardı benim 2 ayrı bölümle görüşmem oldu 1.si olumluydu ama bu bölümün bana uygun olmadığını düşündüm bir başka bölümle görüşme talep ettim orası ile daha uyumlu ve verimli olur dedim. .2.bölüm görüşmemde öyle bir soruyla karşılaştımki şaşırdım .işin sırf beden gücüyle alakalı bir soru yapamam demek durumunda kaldım.ilk görüşme alanıma geri döndüm olayı anlattım İ.K daki arkadaş güldü nedenini sordum o beden gücüyle değil makinayla yapıldığını söyledi.O an kandırıldığımı düşündüm ve yapacak bir şey yoktu listesi dolduğu için böyle bir yöntem izlemişti.
Sonuç olarak çalışmaya başladım tabi istediğim bölümde olmadı orada daha yararlı olacağımı düşünüyordum ve ilerisi olarak ta önü açıktı.Şimdi TOFAŞ’ta çalışmıyorum.Konuyla alakalımı bilmiyorum ama paylaşmak istedim. Yıl:2008

    cnserdgn · 12 Nisan 2015 11:44 tarihinde

    Merhaba,

    Öncelikle katkınız için teşekkür ederim. TOFAŞ ile gerçekleştirdiğiniz iş görüşmesi tecrübesine üzüldüm, kontenjanın dolduğunun açıkça belirtilmesi çok daha doğru olsa gerekti. Benim yazımda bahsettiğim, İK ile yapılan ilk/ön görüşmeye katılım sağlamayıp bilgi vermeyen adaylaraydı. İlk görüşmeye heyecanlı olarak gelip ikinci görüşmeye davet edilen adaylar, ilk adımı atladıkları için dediğiniz gibi daha özgüvenli oluyorlar ve genellikle katılım sağlıyorlar.

    “İşini hakkıyla yapan” İK’cılar, görüşme esnasında adayı strese sokmak yerine rahatlatarak konuşturma yöntemini tercih ederler, böylece adayın kendisini daha iyi ifade edeceğini bilirler.
    Nisan 2012’de yayınlamış olduğum “Başarılı Bir İş Görüşmesi için” başlıklı yazımda da adaylara özgüven kazandıracak şu sözleri paylaşmıştım:
    “Unutmayın ki, görüşmede iki taraf da eşittir. Sizin işe ihtiyacınız olduğu gibi, şirketlerin de çalışana ihtiyacı vardır. Bu düşünceyi aklınızdan hiç çıkarmayın ve daima kendinize güvenin. Görüşmeci koltuğunda oturan İK’cı da bir zamanlar sizin yerinizdeydi :)”

    Teşekkürler, iyi günler.

      sezgin · 15 Nisan 2015 14:59 tarihinde

      “Unutmayın ki, görüşmede iki taraf da eşittir. Sizin işe ihtiyacınız olduğu gibi, şirketlerin de çalışana ihtiyacı vardır. Bu düşünceyi aklınızdan hiç çıkarmayın ve daima kendinize güvenin. Görüşmeci koltuğunda oturan İK’cı da bir zamanlar sizin yerinizdeydi :)”

      Evet buna katılıyorum.Sınavlara katıldığınızda (YGS-LYS,KPSS,ALES…)Bir sorunun cevabını bulamadığımız da uğraşırda uğraşırız halbuki sorunun cevabı 1,5 dk biz hep bunu unutuyoruz.
      Teşekkürler sizede…

Bir cevap yazın

Avatar placeholder

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.