Arkadaşlarla gezmece tozmaca sonucu keyfimin gıcır olduğu, bolca D vitamini depoladığım güneşli bir günün gecesinde bilgisayar başında bir şeyler araştırıp okurken, Kariyer.net dergisinde hoşuma giden bir mutluluk araştırmasına rastladım. Barem Research tarafından yapılan Global Mutluluk Araştırması’na göre, dünya çapında mutluluk oranı yüzde 40 civarında, yani genel olarak mutlu imişiz. Türkiye’de bu oran dünya ortalamasının biraz altında, fakat o kadar da mutsuz değiliz. Türkiye’de mutluluk oranlarını yükselten kesim ise, genel olarak çalışan bireyler imiş. Söz konusu araştırmada Türkiye’de çalışan bireylerin, emekli ve işsiz bireylere göre daha mutlu oldukları görülmüş. Sonuçlar beni şaşırtmadı doğrusu, olması gereken de bu değil mi zaten? Çalışan, işe yarayan, bir şeyler üreten, yaratan insan mutludur. Aksine, potansiyelinin farkında olup bu potansiyeli açığa çıkaracak bir işe sahip olmayan bireyler ise tek kelimeyle mutsuzdur.

Evet, çalışan insan mutludur. Çünkü günümüzde, Maslow’un belirttiği gibi, sadece fiziksel ve güvenlik ihtiyaçlarımızı giderecek parayı kazanmak için çalışmıyoruz. Bugün, temel ihtiyaçlarımızın çoğu karşılanmış durumda; birçoğumuzun o ya da bu şekilde karnını doyuracak aşı, başını sokacak evi, hatta sosyalleştiği bir çevresi bulunuyor. Peki ya geri kalan diğer ihtiyaçlar? Kabul görme, öz saygı ve benlik ihtiyaçları, işte bunlar çalışarak kazanılıyor. Bireyler, bu manevi-insani ihtiyaçlarını gidermek için kişisel hedeflerini belirliyor ve bu yönde hareket ederek sürekli olarak kendilerini geliştiriyorlar. Hep daha iyisi için çabalayan, üreten insan işe yaradığı duygusu ile mutlu oluyor ve böylece süreç tamamlanmış oluyor. İnsanlar neden çalışır? Ekonomik çıkar sağlamanın yanında, bir yere ait olma, sosyalleşme, başkaları için faydalı bir şeyler üretme, kendini kanıtlama, sağlıklı ve mutlu hissetme ihtiyaçları için.

Sonuç, çalışıyorsan mutlusun!

Yazdıklarımdan, çalışanların her zaman “oh keyfim keka” gibi bir ruh hali içerisinde olduklarını düşündüğüm anlaşılmasın. Elbette ki çalışan birçok insan, ya çalışma şartlarından ya yöneticisinden ya da ücretinden dolayı mutsuz. Ancak şu gerçeği unutmayalım; ne olursa olsun hiç kimse işsizlik günlerini özlemez, bu nedenledir ki yeni bir iş bulmadan eski işinden ayrılmaz. İşsiz kalmayı sadece maddi sıkıntı çekeceği için mi istemez insan? Hayır, bilir çünkü işsizlik psikolojisini.

Devrin ve çalışma nedenlerinin değiştiğine dair, hoşuma giden bir karikatürü tam da şu anda paylaşmanın yerinde olduğunu düşünüyorum.

Öz saygımızı yitirmemek ve mutsuz olmamak için işsizliği yaşamayacağımız bir ömür dileğiyle,

Şimdilik hoşçakalın..

Share This:

Kategoriler: İK

3 yorum

Gökhan Yılmaz · 10 Nisan 2012 19:42 tarihinde

Ne güzel bir paylaşım böyle…Yüregine ve kalemine sağlık….

    cnserdgn · 10 Nisan 2012 20:02 tarihinde

    Teşekkürler, hayat paylaşınca güzel 🙂

      Gökhan Yılmaz · 10 Nisan 2012 20:07 tarihinde

      Hayat şeye rağmen güzel paylaşınca daha da güzel…:)

Bir cevap yazın

Avatar placeholder

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.