Herkese Merhaba,

Ocak ayının ilk haftası, Yıldız Teknik Üniversitesi Endüstri Mühendisliği öğrencilerinin oluşturduğu Qualitas dergisinde görev alan Gizem Ömeroğlu Linkedin’den bana ulaşarak, dergilerinde Reaktivite&Proaktivite konulu bir yazı yazmam ricasında bulundu. Öğrencilere yol gösterici olması açısından seve seve kabul ettim bu teklifi. Kendisine buradan tekrar teşekkür ediyorum. Qualitas Dergisi’nin 2016 yılı 6. sayısında yer alan yazımı sizinle de paylaşmak istiyorum.

Reaktif Yaklaşımdan Proaktif Yaklaşıma : İnsan Kaynakları Bakışı

Şu an okumakta olduğunuz makalenin başlığında adı geçen kavramlara, hepinizin aşina olduğunuzu düşünüyorum. Bu kavramların, özellikle son zamanlarda iş hayatı metriklerinde daha sık karşımıza çıktığını söyleyebiliriz. “Şirket olarak proaktif bir anlayışa sahibiz.”, “İşe alınacak adayların proaktif olmasına özen gösteriyoruz.”, “Reaktif düşünce yapısı eski yönetimlerde kaldı.”, “Sadece iş hayatında değil özel hayatında da proaktif ol!” gibi cümleleri eminim siz de duymuşsunuzdur.

Peki, nedir bu son günlerde sıkça karşılaştığımız reaktivite ve proaktivite? Bu kavramları kısaca tanımladıktan sonra, kişilik özellikleri ile şirket yönetimleri ve İnsan Kaynakları açışından daha detaylı inceleyebiliriz.

Reaktif olma: Yıllar önce sadece Kimya literatüründe kullandığımız reaktif kavramı, günümüzde Geleneksel Yönetim Anlayışını benimsemekte olan toplumlar, şirketler ya da insanlar için kullanılmaktadır. Kısaca reaktif yaklaşım, süregelen zaman içinde bir problem gerçekleştikten sonra, olayın neden ve sonuçlarını incelemeyi ve aksaklıkların giderilmesi adına işin yeniden düzenlenmesini ifade etmektedir. Tabir-i caizse, iş işten geçtikten sonra önlem almaktır.

Proaktif olma: Proaktif kavramı ise, reaktif yaklaşımın tam tersi bir anlama sahip olup, günümüzde Çağdaş Yönetim Anlayışını benimsemiş olan toplumlar, şirketler ya da insanlar için kullanılmaktadır. Kısaca, herhangi bir sistem bozukluğu gerçekleşmeden, risk analizleri yaparak veya olası problemleri öngörerek, gerekli önlemlerin alınmasını ve işin başında düzenlemelerin yapılmasını ifade etmektedir.

Maalesef, ülkemizdeki şirketlerin önemli bir kısmı hala reaktif düşünce tarzıyla yönetilmektedir. Neyse ki, yeni nesil şirketler aracılığıyla bu yaklaşım tarzının yavaş yavaş yıkıldığını söyleyebiliriz. Bu değişimde İnsan Kaynaklarının rolü oldukça fazladır. İnsan Kaynakları bakış açısının değişmesinin ardından şirket yönetimleri de değişmeye ve dönüşmeye başlamıştır.

Bu aşamada, İnsan Kaynaklarının değişen bakış açısı ve yönetim tarzına da değinmekte fayda görüyorum. Bildiğiniz gibi, Geleneksel Yönetim Anlayışından hızla uzaklaşan, Yeni Nesil İnsan Kaynakları Fonksiyonlarını hayata geçiren şirketlerin sayısı günbegün artış gösteriyor. Bu gibi Çağdaş Yönetim Anlayışını benimsemiş şirketlerin, İşe Alım ve Performans Değerlendirme kriterleri arasına bile girmiş olan Proaktif olma özelliği, iş hayatına atılacak gençlerde aranılan özelliklerden biri haline gelmiştir.

Proaktif kişiliklerin sahip olduğu özellikleri belirttiğimizde, yeni nesil şirketlerin neden proaktif insanlarla çalışmak istediklerini tahmin etmek daha kolay olacaktır.

beproactive!

  • Proaktif insanın farkındalığı yüksektir. Vizyon ve hedefleri vardır ve bu doğrultuda inisiyatif alır.
  • Proaktif insan, öngörü yeteneğine sahiptir.
  • Problemin kaynağı ne olursa olsun çözüme odaklanır.
  • Özgüveni yüksektir. Olumlu düşünür ve çevreden etkilenmez.
  • Lider bir ruha sahiptir.
  • Çalıştığı şirketi kendi şirketi gibi görür ve benimser.
  • Sürekli gelişime inanır ve kendi gelişiminden kendini sorumlu tutar.
  • Görev ve sorumluluk tanımını genişletecek yeni işler yaratır.
  • Proaktif insan, olaylar gerçekleşmeden önce, araştırır, bilgi toplar, analiz eder, karar verir, planlar, hazırlanır ve harekete geçer.
  • En önemlisi de, tüm bunlar kendi kişilik özellikleri olduğu için şirket yönetimi bunları söylemeden yapar.

Tam tersi özelliklere sahip reaktif insanların yerine, proaktif insanların işe alımlarda tercih sebebi olması sizce de çok açık değil mi?

Proaktif kişilik özelliklerini açıklamaya çalıştım. Şimdi de proaktif ve reaktif şirketler hakkında bilgi vermek yerinde olacaktır. Proaktif şirket uygulamaları ile reaktif şirket uygulamaları arasında önemli farklar bulunmaktadır. Bu farklılığı bir örnekle açıklamak istiyorum. Aynı sektörde faaliyet gösteren iki şirket düşünün. İsmine X diyeceğimiz şirket reaktif yaklaşımı yani Geleneksel Yönetim Tarzını, Y diyeceğimiz şirket ise proaktif yaklaşımı yani Çağdaş Yönetim Anlayışını benimsemiş olsun.

  • X şirketinde, çalışanın sadece ücret, sigorta gibi özlük haklarıyla ilgilenen reaktif bakış açısına sahip Personel departmanı varken; Y şirketinde, çalışanın insan olma özelliği gereği tüm ihtiyaçlarını göz önüne alarak proaktif ve yenilikçi bakış açısına sahip İnsan Kaynakları bölümü vardır.
  • X şirketinde, olası problemlere karşı bir hazırlık planı bulunmazken; Y şirketinin, herhangi bir problemin yaşanmaması için hazırlanmış kalite prosedürleri, problemle karşılaşma ihtimaline karşı kriz yönetim planları ve olası kaybın minimize edilmesi için yapılan risk analiz sonuçları vardır.
  • X şirketi, probleme odaklanıp suçlu ararken; Y şirketi, çözümle ve yapılan hatadan ders çıkararak problemin tekrarlanmaması ile ilgilenmektedir.
  • X şirketi, gerçekleşmesi ve tekrarlanması yüksek ihtimal olan bir problem sonucu, iletişim ve planlama eksikliği gereği karmaşa ile zaman, işgücü, para ve motivasyon kaybı yaşarken; Y şirketi, düşük bir ihtimalle yaşayabileceği bir problem sonucu kayıplarını en aza indirgemektedir
  • X şirketi iç iletişime önem vermezken; Y şirketinde iletişim ilk sırayı alır.
  • X şirketi, vizyon ve hedeflerini çalışanlarına bir türlü benimsetemezken; Y şirketinde çalışanlar şirket vizyonunu kendi vizyonları gibi benimseyerek bu doğrultuda belirledikleri hedeflere ulaşma yollarını kendileri bulmaktadırlar. Bunu Y şirketinde benimsenmiş olan “Kazan-Kazan İlkesi” ile bağdaştırmak mümkündür.
  • X şirketi, mutlu ve şirkete değer katan çalışanlar yaratmakta zorlanırken; Y şirketinde, bu iş çocuk oyuncağıdır.

Adayların da proaktif şirketlere başvurmak istemesinin sebebi oldukça açık değil mi? Tabii, proaktif şirketlerin proaktif çalışanlardan oluştuğunu da unutmamak gerekir.

Gördüğünüz gibi, reaktif olmanın bir şirkete ne kadar zararı varsa, proaktif olmanın bir o kadar yararı bulunmaktadır.

Proaktivite ve Reaktivite konusuna Mühendis bakışının hem verimlilik hem de iş güvenliği açısından çok daha detaylı bir şekilde inceleneceğine inanıyorum. Bir İnsan Kaynakları Uzmanı olarak, proaktif insan kaynağı ile proaktif şirket yönetimlerine beşeri bir perspektifle değinmeye çalıştığım bu yazıma bir tavsiye ile son vermek istiyorum. Yeni mezun arkadaşlar, çalışmak istediğiniz şirketi seçerken proaktif yaklaşıma sahip şirketler olmasına özen gösterin. Ancak unutmayın, bu şirketlerde çalışabilmek için sizin de proaktif olmanız gerekiyor. Proaktivite alışkanlığını edinmeye çalışın. İlk adım olan İnsan Kaynakları ile görüşmenizde, yukarıda belirttiğim proaktif kişilik özelliklerine sahip olduğunuzu mümkünse örneklerle belirtmeniz, karşı tarafı ikna etmenize yardımcı olacaktır.

Ülkemizde, proaktif yaklaşım tarzının benimsenmesi ve dolayısıyla proaktif kişilik özelliklerine sahip şirket ve insanların çoğalması dileğimle,

Sevgiler.

Share This:


0 yorum

Bir cevap yazın

Avatar placeholder

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.