Herkese Selamlar,

Geçtiğimiz hafta blogunu takip ettiğim Prof. Dr. İsmet Barutçugil “İş Yaşamında Kadın Olmak” isimli bir yazı yayınladı. Bu zengin içerikli yazıdan ilham alarak bir şeyler karalamaya çalışacağım.

Okurlarım hatırlarsınız, hoş bir reklam şarkısı vardı, “Çocuk da yaparım kariyer de”. Söylemesi kolay ve keyifli, uygulaması ise bir hayli meşakkatli; hele de Türkiye’de. Ah ne zordur güzel ülkemde çalışan kadın olmak!

Günümüzün modern yaşamı, eğitim seviyesinin yükselmesi ve hayat şartlarının zorlaşması, kadınların çalışmasını zorunlu hale getirmiştir. Ayrıca günümüzde, bilgi, hizmet, iletişim ve eğitim sektörlerinin ağırlık kazanmasıyla birlikte oluşan yeni mesleklerde kadının rolü önemli ölçüde artmıştır. Kadınların, kişilik özellikleri ve yetkinlikleri sebebiyle bu sektörlerde erkeklere oranla daha başarılı olduğu aşikar. Ancak, sadece kadın olmaktan kaynaklanan bu durum, kadınların gerek iş hayatına girebilmesi gerekse iş hayatında tutunabilmesi konusunda birçok sorunu da beraberinde getirmektedir.

İlk sorun, kadınların fırsat eşitliğine sahip olmamasıdır. Geleneksel toplumlarda, kadının öncelikli rolü olan annelik, eş olma ve ev kadınlığı rolü, kadının kendisini baskı altında hissetmesine sebep olmaktadır. Bu algı sebebiyle, iş hayatında kadınlara negatif cinsiyet ayrımcılığı yapılmaktadır. Günümüzde maalesef birçok şirket işe alım süreçlerinde, evlilik planı olan, çocuk yapmayı planlayan ya da anne olan kadınları tercih etmemektedir. Ya da işten çıkarma kararı alınmış bir şirkette ilk tercih edilenler yine bu kadınlar olmaktadır.

İkinci bir sorun, kadının hissettiği bu baskı sebebiyle iş ve özel yaşam dengesini kurmakta zorlanmasıdır. Duygusal bir yapıya sahip olan kadının iş hayatı dışında, evi, eşi ve ilgi bekleyen çocukları bulunmaktadır. Bu stres, kadını zamanla iş hayatında yıpratmakta ve çoğunlukla iş hayatından çekilmesine sebep olmaktadır. İş hayatından çekilmeyen kadınların ise eşleriyle olan ilişkileri bozulup, evlilikleri son bulabilmektedir.

Bir diğer sorun, yüksek egoya sahip erkeklerin, kadınların kariyer basamaklarını tırmanmasına engel olmasıdır. Bu tip erkeklere göre, bir kadın tarafından yönetilmek kesinlikle kabul edilmeyecek bir durumdur. Kadınların yöneticilik vasıflarına sahip olmadığı ve potansiyelinin yetersiz olduğu düşüncesiyle, erkekler ellerindeki gücü kadınlara bırakmak istememektedirler. Aynı şekilde bu tip erkekler, yanlış anlaşılma korkusundan, kadınlarla iletişimini sınırlamakta ve kadınları kendi iletişim ağına dahil etmeme konusunda inat etmektedirler.

Bir başka sorun ise, kadınların iş hayatında karşılaştığı mobbing, cinsel taciz ve kıyafet kısıtlamaları gibi stres kaynaklarıdır. Yönetici pozisyonuna yükselmiş bir kadın hakkında, özellikle kadın çalışma arkadaşları tarafından dedikodular üretilmesi ve yayılması mobbinge örnek olarak gösterilebilir. Kadınların sözel ve cinsel tacize uğrama oranlarının ise yüksek oranlarda olduğu maalesef bilinen bir gerçek. Şirketlerde kadınlara yönelik kıyafet düzenlemeleri, kadının kendisini kısıtlanmış hissetmesine sebep olmaktadır. Bu gibi sorunlar, kadının diğer çalışma arkadaşlarıyla iletişimine, kendisini tüm benliğiyle işine vermesine ve dolayısıyla başarısına engel olabilmektedir.

Konu üzerine düşünsek daha birçok sorunu gün yüzüne çıkarabiliriz. Şimdilik benim paylaşabileceklerim bu kadar. Gerçekten kadınlar, özel hayatında yaşadığı sorunlar yetmezmiş gibi, iş hayatında da pek çok sorunla karşılaşıyorlar. Sanırım bu yüzden günümüzün kadınları, daha mantıklı, daha kararlı ve daha güçlü 🙂 Aslında yaşanan tüm zorlukların sebebi sadece kadın olmak.

Son olarak onedio’nun çalışan kadınlarla ilgili hazırlamış olduğu içeriğe göz atmanızı tavsiye ederim 🙂
http://onedio.com/haber/turkiye-de-calisan-kadin-olmak-265023

İş hayatında kadınların karşılaştığı sorunların azalması dileğimle,

Sevgiler..

Share This:


0 yorum

Bir cevap yazın

Avatar placeholder

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.